Büyüdüğünde

Yine durgun durgun bakar oldun evrene. Neler düşünüyorsun? Neler geçer içinden?

Neler geçmez ki bebeğim. Verdiklerimle veremediklerimle yaşanmış yılların yorgunluğu, birer kaya parçası olmuşlar yüreğimde. Kaldır at gücün yeterse. Yerinden oynat elin uzanabilirse. Gözümün daldığı yerde ne arar gözlerin? Benim gördüğümü göremezsin, yorma yağmur damlası gözlerini. Erik gözlerini al gözlerimin içinden, göstermem sana ağladığımı. Kimbilir belki büyüdüğünde anlarsın gözlerimde sakladığımı.

Yaşanmış yılların ötesinde uzun bir yol. Dönemecinde, özlem virajlarında gizemli acılar. Dik yamaçların uçurumlara dikilmiş eteklerinde bu yolun, her an düşme korkusuyla ilerliyorum. Sen bebeğim, sakın gelme benim evrenime. Yalnız bırak beni, düşünüyorum.

Bu yağmur selinde anılarımın boy verip yeşerdiğini, özlemlerimin boğazıma kadar yükseldiğini, acılarımın dile gelip çığlık çığlığa seslendiğini bir kez daha seyretmek istiyorum.

Hadi bebeğim yum gözlerini. Yumuk yumuk kirpiklerinle, gölge çek düşüncelerine. Ne bu yağmurları görmeli gözlerin ne de bu gök gürültülerini duymalısın. Biri boğazımda düğümlenmiş boğum boğum, diğerini ise yüreğimde biriktiriyorum. Can bebeğim, pınar gözlü tatlı güzel bebeğim, pembe ruyalara dalsın artık gözlerin seni bekliyorum...




0 yorum:


Share/Bookmark