Neye İnanırsan O(l)sun


El ayak çekildi geceden derler ya. Gürültü anlamında, evet. Geceyi dinleyecek olursanız, durum hiç de öyle değil. Ben, geceyi dinliyorum şu anda. Bir sessizlik ki, kulaklarım sağır olmak üzere…

Kimi, düşlerini kurmakla meşgul. Kimi, hayallerini sıralıyor beyaz kağıtlara. Biri daha göründü; az ilerde ki sokak lambasının altında. Bakışlarını seçemiyorum ama gözlerini seçebiliyorum. Islak! Geceyi, hiç bu kadar çaresiz görmemiştim. Bu gece...

"Gün ağarsa da, sessizlik olsa diye dua ediyorum" diyor. "Oysa biz, sessizlik için senin gelmeni bekliyoruz hep" diyorum. "Şimdiye kadar hep kendinizi düşündünüz, beni dinleyeniniz olmadı ki" diyor. Yo! Ben, kendimi düşünmedim biliyorsun. Yatağın ucuna kıvrılıp yatan çocuğun, işgal ettiği yer kadar yerim var. Hayallerim de... Söndürüyor yıldızlarını. Konuşmuyoruz bir süre. Ben dinlemeye devam ediyorum ama hala…

Kendimi dinlemeyeli, o kadar uzun bir zaman oldu ki. Kalbimin kapılarını da kapattım. Ne ağırladığım var, ne de uğurladığım. Kağıttan gemilerimin çoğu batmıştı zaten. Kalanları da yaktım gitti. Külleri hangi rüzgarın peşinde, hangi dağın eteklerindedir kim bilir...

Gece beni seyrediyor, farkındayım. Ayı sallıyor ayaklarında, görmezden geliyorum. Bütün bunları, beni baştan çıkarmak için yapıyor. Biliyorum... Bir şarkı gönderiyor kulağıma. Çok eskilerden kalma, bir aşkın belli ki. Eski! İçimi acıttı birden bu kelime. Her şey eskiyor. Yeni olan ne var? Giysi, kalem, araba, sevgili, yara? Sevgi de mi çok eski acaba? Yinelenen şey, yenilenmiş sayılır mı? Sokak lambasının altındaki adam, hala orda. İçindeki umudu kıskandığımı fark ediyorum. Bu adamın dileği kabul olmalı ve kaymalı bir yıldız, yana yana…

Usulca eğiliyorum, gecenin kulağına. "Bütün yıldızlarını yak ve en parlak olanını seç. Bir dilek tuttum" diyorum. Hiç cevap vermiyor. "Hadi, beni duyduğunu biliyorum. Dediğimi yap" diyorum. "Hani sen dilek tutmayı bırakmıştın?" diyor. "Tuttum işte, yapacak mısın dediğimi?" diyorum. Bütün yıldızlarını yakıyor. Sokak lambasının altındaki adamın baktığı yere bakıyorum. Şimdi daha iyi seçiyorum. Görmek istediğim için belki de. Küçücük bir yıldızın düşmemek için, başka bir yıldıza tutunmuş olduğunu fark ediyorum. Adam, gülümseyerek baktıkça, yıldız daha bir güçleniyor, tutunuyor…

- Dur! Sakın dokunma bu yıldıza.
- Başkası için dilek tutulmayacağını bilmeliydin. Bir yıldız kaydığında, bir insanın hayatı da kayar. Bu inanışı duymadın mı? Diğer inanışta da, dileğin gerçekleşir. Neye inanırsan o(l)sun. Bırak, herkes yolunu kendi bulsun. Hadi, şimdi bir dilek tut ve yıldızını seç. 
- Hayır! Dilek de tutmayacağım, yıldız da seçmeyeceğim. Ya benim olmasını istediğim şey, birinin ölmesine sebep olursa!? Adam! Adam nerde? Yıldız da yok! Sana, dokunma demiştim o yıldıza. 
- Ben dokunmadım ki! Başka birisi dilek tuttu…

Bir dilek oldu, bir dilek öldü…

0 yorum:


Share/Bookmark