Ay(kı)rılık Değil Bu

Çok başka bir konu vardı kafamda ama sayfalarda gezinirken bir şarkıya rast geldim ve "bu şarkıdan bir hikaye çıkarmalıyım" dedim. Mutlaka bir şarkının bir hikayesi vardır ama herkes kendi hikayesiyle dinler her şarkıyı. İşte bu bizim hikayemiz, öyle saf öyle temiz... Yok yok, rastladığım şarkı bu değil. Bu şarkı da zamanında az sevilmedi. Neyse, benim hikaye uyduracağım şarkıyı siz yine kendi hikayenizle dinleyeceksinizdir muhakkak...

Ayrı şehirde aynılığa düşmüş bir erkek ve bir kadının hikayesi. Evet, doğru okudunuz. "Ayrı şehirde aynılığa düşmüş" dedim. Aynı şehirde ayrılığa düşmüş olmak, çok daha acı bana göre…

Mevki ve makam sahibi bir adam kendi halinde yaşarken (kendi halinde yaşamıyormuş aslında. Çünkü kendini yaşamaktan başka her hali yaşıyormuş), evinden işe, işinden eve giden, yolunun üzerinde zaman zaman uğrayıp demlendiği mekanı saymazsak, başka bir mekanı yokmuş. Kendi halini gördüğü tek yermiş burası. Mutluluğu şiirlerde, şarkılarda arayan biriymiş. Kısaca özetlemek istersem, bilmediğiniz duygu adamı. "Bilmediğiniz" diyorum, çünkü günümüzde böyle adamlar yok denecek kadar az...

Fiziksel olarak tasvirde bulunmak isterdim. Fakat hem tasvir konusunda yeteneksiz olduğumdan, hem de daha çok bu adamın kimyasından bahsetmek istediğim için bu kısmı geçiştirmek istiyorum. İlle de "biraz anlat" diyorsanız, Kerime Nadir'in romanlarından birini alın elinize. Hangisi olduğu hiç fark etmez. Orada tasvir edilen (esmer bakışlı) adam işte. Bu konuyu da böylece hallettik sanırım. Ne diyordum? Hatırladım! Duygu adamından bahsediyordum…

Hayat bu ya, evin yolunu şaşırmış bir gün. Ne demişler; beşer şaşar. Bir erkek, ne kadar güçlü ne kadar iradeli olursa olsun, hangi durumda iradeyi ve idareyi elden kaçırır? Yolunu hangi durumda şaşırır? Bu sorunun cevabı, sizin de bildiğiniz gibi kadın! Lakin bu kadın, sizin bildiğiniz kadınlardan değil. Bu kadından bahsedelim şimdi. İzninizle kadına kendi adımı vermek istiyorum. Siz buradaki kahramanlara, dilediğiniz isimleri verebilirsiniz. Zaten hep öyle yapmaz mıyız?

Ne hali varsa göremeyen bir kadınmış Zeyno da. Bir duygu kadını yani. Duygularının efendisi olacak adamı bekleyen, içinde biriken gözyaşlarını anlamasınlar diye, yüzünde sahte mutluluk maskesiyle etrafına gülücükler atan bir kadınmış. Ve bu kadınla bu adam bir gün karşılaşmışlar...

Adam, daha önce hiçbir kadınla kuramadığı hayallerin, hiçbir kadınla yaşamadığı bir dünyanın içinde bulmuş kendini. Var olan dünyasını alt üst etmiş bu kadın! Bütün ezberlerini bozmuş. Farkındaymış ama var olmasını istediği dünya buymuş adamın. Çünkü daha önce, hiç olmadığı kadar mutluymuş. Bunu başarabilen başka bir kadın olmamış şimdiye kadar. Ne kimseyi kendi dünyasına sokmuş, ne de o başkasının dünyasına girmeyi istemiş...

Gönül gözleri, uykuda bile kapanmıyormuş birbirlerine. Özledikleri an, mektup kuşlarıyla haber salıyorlarmış "aşka acıkmış hayatlarımız, aşka ne kadar açıkmış meğer" diye. Daha da beslemişler şiirlerle, şarkılarla. Öyle büyümüş ki aşkları, küçük birer çocuk olmuş ikisi de. Gizli bahçelerinde buluşup, kağıttan gemileriyle dünyaları gezmişler. Kürekleri, yürekleri olmuş...

Gel zaman git zaman, zaman geçmez olmaya başlamış ayrı kaldıklarında. Ayrılık, aykırılık değilmiş eğer sevdalar gerçekse. Aşk böyle yaşanırmış onlara göre. O kadar güzel ağırlıyorlarmış ki ayrılıklarını, bu yüzden kavuşmalarını hiç uğurlamamaya yemin etmişler. Çünkü bir daha bu yolu aynı hevesle yürümeyeceklerinden eminmiş ikisi de... 

Kalıbına değil, kalbine dokunabilmektir aşk...

23 yorum:

Ali Efe dedi ki...

Yorgunluk bağlamış satırlara cümlelere belkide kafasından geçen bir tren sesi kocaman vıdılaşmış ruhunda bu satırlar ağır gelmiş bu hikayede aykırışlar ve ayrılıklar eş benzer olur bazen yaz mevsimin bitimi ve son baharın dökülüş yapraklarında kocaman masmavi gökyüzü erken karalanır. Satırlarda erken bitmiş bu hikayede ama yaprakların dökülüşü son baharın olduğunu nasıl belli ediyorsa hikayede sadece sonunu belli etmiş. düşündürmüş yaşatmış . Karalanan gün ağırmayı başlamış saat 04:34 gökyüzü göz kırpıyor. İyi sabahlar.

Zeyno dedi ki...

Yorum değil bir hikaye yazdınız. Yazdığım hikayeyi gölgeledi hatta. Karalanan gün, karalandıkça "gün" ışığına kavuşuyor haklısınız... Teşekkür ediyorum. İyi sabahlar olsun size de...

zeynep dedi ki...

O kadar güzel ağırlıyorlarmış ki ayrılıklarını, bu yüzden kavuşmalarını hiç uğurlamamaya yemin etmişler.En çok da burasını sevdim ..Güzeldi canım mutlu günler....

Ali Efe dedi ki...

Belkide karamsar cümlelerin arkasında kocaman bir büyüyen volkanın lavları döküldü. Hedef sadece yeşillik alanlar değil ruhların dans ettiği ve insanların göremediği ve evrenin sessiz çığlıkların olduğu bir adres var O bir ''AŞK'' Bazen dokunamadığın koklayamadığın duygulardır onlar. Satırlarda her zaman insanların hissedebildikleri yanlarında olabildikleri duyguların eşidir. İnsanlar okurken bazen tatlı olan rüyalarında düşünceleri ve hayallerini seviştirir. Kadın satırları her zaman o bedenindeki kokusu kadar saf ve temizdir. Duyguları ve bakışları parmaklarından dökülen satırlarıyla aynıdır. Aldatıcı değil tümüyle gerçekçidir. Bazen mor olan duvarlarda kendilerini o duvarın içinde hissederler şiddeti öfkeyi üzülmeleri yıkılmaları seyrederler engel olamazlar sonunda O onun AŞKIDIR ! Kadınlar Kadınlar Kadınlar !

Zeyno dedi ki...

Teşekkür ederim Zeynepçim...

Kadınlar böyledir işte kendini birşey arayanLar xD.

Ali Efe dedi ki...

Rica ederim ... Bu güzel blog da bende olduğum için çok mutluyum. Teşekkür ederim. Kadınları ben çok iyi anlıyorum. !!! Ne güzel yazmışsın bak !!! ( Kadınlar böyledir işte kendini birşey arayanLar xD. ) İyi okursan şifresi gözlerinden akacaktır.

Zeyno dedi ki...

Ben yazıyorum, şifreyi okuyan çözecek Ali Efe. Kadınları anlamak o kadar kolay değil Ali Efe. :)

Ali Efe dedi ki...

( : Emin misin ...

Zeyno dedi ki...

Bir kadına soruyorsun bu soruyu! :)

Ali Efe dedi ki...

Aslında kadını sormuyorum ben meleklerle görüştüğümü zannediyorum. Onlar bana kelime satır tanrıçası olarak bakıyorlar. Ama kadınları anlamak ve onun göz kapaklarını bakıp tüm hayatını görebileceğimden ismim gibi bedenim gibi eminim. Dokularım ve hislerim belkide bu sezintileri aynı okyanusa karıştığını söylesede kadın diye birşey yoktur. Ben onları çok ruhuni olan ve bedeni olan melekler olarak görüyorum.

Zeyno dedi ki...

Kadınları böyle tanımlaman çok hoş. Ruhani (rahmani) olanımızda var şeytani olanımızda. Nasıl ki bütün erkekler aynı değilse, kadınlar da aynı değiller. İstisnalarımız kaideyi bozmuyor elbette. Bütün kadınlar melektir... :)

Ali Efe dedi ki...

Aşkın gücü yoktur. Sadece bunu etli bir beden olarak düşünmeyelim. Diğer varlıklarda bedenli olan melekleri sevebilir evlenebilir. Onları anlamak ve onları karışmak bize bizim gibilere düşmez. Aşk' a kimse karışamaz. Yani burda şeytani dediğin duygularda kadının parçasıdır. Kadının şeytani duruşu erkeği cezbeden yönüdür. Kadınları ilah ruhları bedenlerinde yıkanacağı zaman erkekler perde arkası kalır yani kadınlara verilen duygular oluyor ... Erkek o duyguların içinde boğuşmakta olup kadını elde etmek istiyor. Duygular düşünceler aslıdna hayaller mi hepsinin ana fikri AŞK Değilmi Kadınları aşkta ayrı terazide tutmakta fayda var çünkü kantar kadının ağırlığında basacaktır. Erkekler ise o kantarda ağırlığını değişken gösterecektir. Aslında kadının dilini anlamak Kantarla' da bağdaştırıcı bir somutu yokta. Öyle diyelim öyle olsun. Duygular ile Kadını kantara koyduğumuzda işte o zaman duygular ağırlık basacaktır kadın ise değişken olacaktır. Öyledir bu aşk bazen dolar gibi can yakar bazense güldürür : ))) Ama piyasanın nabzı insanların elinde Aşkın piyasası kadının duygularında .

Zeyno dedi ki...

Aşkın sonsuz bir gücü vardır ve ilahi bir duygudur. Günümüzde yaşanan maalasef aşk değil. Bütün kadınları aynı terazide tartabiliriz ama aynı kefede ayrı ağırlık vereceğini de görürüz ki görüyoruz da...

Ali Efe dedi ki...

Bedeninde kadınlık olduğu için ( kısmen düşlerinde kefeni sokucaksın peki Bence o beyaz kefenin ağırlık ipek kumaşın ağırlıdır. Tüm kadınlar melektir. Onların ilk aşkı babalarıdır. 7 yaşında okula başladıklarında babalarının kokularını alır akşamları annesinin suratına bakarak babasından kıskanır 15 ını geldımı ılk erkek arkadasıyla tanısır annesıne soyler babasını soylemez korkusundan degıl cunku kadının ılk aldatısıdır Babası gıbı olmasını ıster onun gıbı oksaması dudaklarındakı opucugu yanagını kondurdugunda o ıslaklıgı o tatlıgı versın dıye pekı askı babası gıbı sarılıp koklayabılecekmı dusunur sonra gece kabus olur baska erkek elını dokundu dıye ama kadın ask tanrıcasıdır ılk sınavı zordur ve cetındır . Ilk esını kendısını ısmarladıgı bedenını sunmasından korkar cıglıklar atar kadındır duygusu askıdır ılıskıden sonra babasına bakamaz hamıle oldugunu soyleyemez yıne aldattıgını hısseder. Kadınların duyguları aşkla başlar aşkla biter. Ama bir kadını kırmak demek onu uçurumdan itmek gibi birşey. bedeninde kırıklar olmasada gözyaşındaki sular sanki lavlar gibidir. saçılır ....

Zeyno dedi ki...

Kefenden bahsetmedim, "kefe"den bahsettim. :) Bir kadını kırmak, çok tehlikelidir! Yar'dan yuvarlanırken, beraberindeki adamı da çeker aşağı...

Ali Efe dedi ki...

( : bayan düzeltici ; Peki kefe olsun kadının duyguları kefenin içindeki emtia değerli eşyadan daha değerlidir. Çekmesine gerek yok o 2 beden bir aşkla buluşmuş bence ikisi içinde yokuş daha kaygan olur

Zeyno dedi ki...

Her kadının aynı duygu ve düşünceye sahip olduğunu, nasıl düşünebilirsin ki. Mümkün değil! Dün (face de) konuştuklarımızı hatırla evlat... :)

Ali Efe dedi ki...

( : Tek düşünceleri var hepsinin ortak olan ve istekleri ( O bende saklı kalsın anacığım ... )

Zeyno dedi ki...

Hadi öyle olsun bakalım... Ben bir ara şu annenle de bir konuşsam hiç fena olmayacak. :)) Şaka şaka ispiyonlamam seni ama elimde "topuklu" terlikle her daim tependeyim unutma! :)

Ali Efe dedi ki...

( : susuyorum ...

Zeyno dedi ki...

:) Aferin...

Ali Efe dedi ki...

: )

TuTsİ dedi ki...

Kadın değilmiydi şeytana uyan o değilmiydi adem i yoldan çıkaran.Saf olan adem yedi elmayı kovulmadımı cennetten,bir kadın sebep oldu dünya denen cehenneme düştük, ölmeden kurtulmanın imkanı yok.
Bu cehennemi cennet eden kadın değilmi ?
Gönlümüzde taht kuran kadın
yatağımızı ısıtan kadın
aşımızı pişiren kadın
dünyanın en güzel ikinci valığını veren o kadın değilmi ?
Ve o kadın değilmi el ayak düşse bile el olan ayak olan.
Şu hayatta tek bir muamma var ölümden evvel o kadın değilmi ? sorarım size ?
Şifreli manalı hikaye olan sözlerinin mesajı gitmiştir elbet bir yerlere ben daha ziyade yorumlardaki kadın kısmına takıldım.
Çözmeye çalışmak kadını en büyük yanlıştır çözme çözülünce erkek olan bir hiç diye çıkar ortaya.

bide dip not:
ne geldiyse başıma siz kadın kısmından geldiya :p


Share/Bookmark