Camdan Cana

"Sevgili; her çeşit hesaptan uzak bir uzanışla aradığım varlıktır. Sevdiğim, özbenim değildir ama özbenimi ondan ayrı tasarlayamam." Esat Nermi Uygur’un, Yaşama Felsefesi adlı bu kitabını okuduğumda, nerdeyse çocuk yaştaydım. O kitapta, altını çizdiğim çok yer olmuştu. Zaten okuduğum bütün (bana ait) kitapların altı çiziktir. Arkadaşlardan okumam için aldığım kitapları kutsal hazine gibi saklar, muhafaza eder ve geciktirmeden iade ederim ama mutlaka. Aynı titizliği, sağolsunlar bana göstermezler onlar. Kaybolanlar olur hatta. Bu kitap da maalesef kaybolanlar arasında…

Bu alışkanlığı, sanırım kütüphanelerden kazanmıştım. Bizim zamanımızda kütüphaneler vardı. Okuyanlarınızın bazıları bilmeyebilir. Okumak istediğiniz kitaplar, eve götürecekseniz üzerinize zimmetlenirdi. Bazan eve götürürdüm, bazan de orda okumayı tercih ederdim. Sessizlik birinci şarttı. Bir keresinde, kuzenimle gitmiştim. O sene onlarda misafirlikteydim Bursa’da. Evde sıkılmıştım, "hadi kütüphaneye gidelim" dedim. Yolu bilmediğim için, kılavuzluğuna ihtiyacım vardı. Kitapları seçtik. Onun seçtiği kitabı hatırlamıyorum ama benim seçtiğim kitabı unutmam nâmümkün…

Hasan’ın Yavuklusu. Çok kalın olmayan bir kitaptı. Ne yazık ki yazarını hatırlamıyorum. Zaten okuyamamıştım… O dönemde, Hasan diye birine  âşıktım. Çocukluk aşkı işte. Şimdi görsem tanımam. Kuzen "Hasan burada da karşına çıktı" deyince, gülme krizine girip kendimi dışarı zor atmıştım. Bir daha da Bursa’da kütüphaneye gitmedim…

Postahaneleri de bilmeyenleriniz vardır. Bilirsiniz de, bina olarak. Postrestant servislerini bilmezsiniz meselâ. Eskiden mektuplaşmalar yaşanırdı. Adres olarak ev adresimizi değil, bu hizmeti kullanırdık. Şimdiki gibi e-mektuplar ve chat yoktu. Mektuplaşma köşeleri vardı. (Mektuplaşmayla ilgili çok sevdiğim bir hikâye var, bir gün paylaşırım onu da.) O köşelere yazılırdı. Türkân dizisini seyreden varsa hatırlayacaktır. Türkân’la Ali bu vesileyle tanıştılar…

Aşk yaşamadım mektuplaştığım hiç kimseyle ama senelerce aynı kişiyle mektuplaştığım olmuştu. Sol görüşlü bir arkadaştı. Konuştuğumuz konuları tahmin etmişsinizdir. Yıllar sonra Ankara ve İstanbul olmak üzere, iki kere buluşmuştuk. Malum aynı konulardı yine. Sonra bana âşık olmaktan korktuğunu söyleyip, bir daha mektup yazmamaya karar vermiş, benim de yazmamamı istemişti...

Çok sık olayların yaşandığı bir tarihti ve o da hep içindeydi o olayların. Öyle bir geçer zaman ki dizisini izleyeniniz varsa, orada ki Ahmet bana Mehmet’i hatırlatır. Soyadını vermem. Mektuplar kesilmemişti ama seyrekleşmişti. Ve sonra… Sonrası yok.
İçim hâlâ acır aklıma geldikçe. Çünkü arkadaşımı kaybetmiştim. Sebep de aşk korkusu…

Silâhtan, toptan, tüfekten korkmayan insan aşktan korkuyordu. İşte böyle bir nesildik biz ve tükendik… Nazım Hikmet’i nasıl anmazsın şimdi! "Biz başka severdik, o yüzden “başka” sevemedik."

Günümüzde aşka "Amasya’nın bardağı" deyip geçen âşık, sözüm sana... O camın nasıl yapıldığını, hangi işlemlerden geçip bardak haline geldiğinden haberin olsaydı, bu kadar kolay kırabilir miydin? Benimki de lâf işte. Camdan haberi olmayanın, candan mı haberi olacak!



Sevdiği yanında değilse, yanındakini sevmeyen kadının ve adamın kaldırdığı kadeh, bu yüzden kalpleri kadar kolay kırılmamıştır. Çünkü onlar ateşin ne olduğunu bilirler. Aşk; yanılanların değil, yananların yüreğinde bulunur. Bunu çok iyi bilirler. Çünkü onlar, yanılmamış yanmışlardır…

Bazı hayatlar, örnektir. Bazı hayatlarsa ibretten ibarettir...

22 yorum:

TuTsİ dedi ki...

Örnek aldığım çok hayatlar oldu.
Örnek alınmayacak bir hayat yaşıyorum

Çok güzel olanın yanında duramıyorum,aniden aşık olurum diye,aşk tan nasiplenmemiş olanlar ile arkadaş oluyorum aşk tatmamış bari aşksız bir arkadaşlık nedir bilsin diye.

Çok arkadaşım oldu erkeği kadını,
Erkek olan güven verdi,
kadın ise el oldu gitti.

zeynep dedi ki...

Off be güzelcim döktürmüşsün yine ....içimi acıttı ... dediğin gibi Aşk; yanılanların değil, yananların yüreğinde bulunur..

Zeyno dedi ki...

TuTsİcim Örnek aldığımız hayatlar da var, ibret aldığımız hayatlar da. Netice de hayatımızı yaşıyoruz...

Zeynepcim sağolasın hamarat adaşım benim. Benim de yazarken içim çok acıdı inan. Düşünsene, aşk korkusu yüzünden çok güzel bir arkadaşımı, arkadaşlığımı kaybetmiştim. Off efkarlandım yine, köpüklü bir kahve içelim hadi. :)

zihni örer dedi ki...

Zeyno,
valla bence de döktürmüşsün:))
unutmuş olduklarım hariç, bu yazının edebiyat değeri (bence=) bir numara.
Aha beni de efkarlandırdın şimdi. Buna bir şiir yazılır şimdi. bir de ince belli bardağımla bir çay. malum efkardan:)

Zeyno dedi ki...

İçim taşmış demek ki Zihni. Başlıktan yola çıkarak, dışardan işlemek istedim aslında ama bir de baktım içime düşmüşüm. Yazılır valla haklısın, hemen başla. Ketıl kaynadı çay için koymuştum da. Efkarı değil ama harareti kesiyor. :)

Zeyno dedi ki...

Zihni: "Yazılır valla haklısın" derken, ben çok güzel yazdım anlaşılmasın! İnsan efkarlanınca yazası geliyor ya, onu kast ettim. Est... Amatör bir kalemşörüm ben. Yalnız, senin gibi kalem erbabı birinden tam not almak şımartmadı da değil hani.:) Teşekkür ederim tekrar.

"leb" demeden... dedi ki...

o arkadaş ben değilim...

bilginize...

huuuubakbi dedi ki...

selam canm,çk sagl yorumn için,sana kirmizi siyah bikaç adet yapayim seç içinden,ii bayramlar şimdiden...

Zeyno dedi ki...

Selam mormenekşecim hoş geldin. Teşekkür ederim :) Unutmadan, mor en sevdiğim renk olduğu için mor menekşeli hikayem var ilgini çeker belki. :)Belliki sen de seviyorsun bu rengi. Ben de kutluyorum bayramını, "sevenlerin ve sevdiklerinle mutlu bayramlar olsun" inşallah...

huuuubakbi dedi ki...

http://mormenekselerscrap.blogspot.com/ a bak bi canim,şimdilik bunu yaptim .

Zeyno dedi ki...

Ellerine sağlık canım benim ama ben şu görünen fotoğrafım olsun istemiyorum. Bu bloğu da, sağolsun arkadaş yapmıştı. Şimdi sendeki blogları görünce yeniden heveslendim. Desenler çok hoş ama.

Dallama Blogger dedi ki...

Yazını okuduktan sonra seni seni: A klaveye daktilo ve yanında lüks lamba ile hayat ettim.

not: yaprak sarması halen aklımda

Zeyno dedi ki...

OoOoO şahane bir şey bu böyle hayal edilmem, tam da beni anlatan bir fotoğraf bu Telekinesis... Allahım allahım yine mi yaprak sarması. Zeyneppp, adaşım nerdesin? :)

Dallama Blogger dedi ki...

Benim evde bi tane lüks olacaktı ama bulamadım. Bulsaydım fotosunu çekip mail atacaktım sana :D

Zeyno dedi ki...

Bulduğunda gönder, kendi fotoğrafımla fotoshoplarız yazdığım bir yazıda da kullanırım... :) Bu arada (twitter) hoşgeldin.

huuuubakbi dedi ki...

http://sabloncuabla.blogspot.com/ adresime de bak canm siyah kirmizi elimdekileri koyuyorum begenmezsen de dizayn ettikçe koyarim bakarsin

Zeyno dedi ki...

Baktım şimdi, sık sık girip bakmaya devam edeceğim. :) Çok teşekkür ediyorum ilgilendiğin için...

MODA GEZGİNİ dedi ki...

çok güzell yazmışsın ellerine yüreğine sağlık:)

Zeyno dedi ki...

Teşekkür ederim MODA GEZGİNİ. :)

Dallama Blogger dedi ki...

hoş gördüm :)

nette fotoları var ama kendini lüksümünkini bulamadım artık nereye kaldırdıysam

Zeyno dedi ki...

Sağlık olsun. :)

Ali Efe dedi ki...

Camdan gırecek can kandır candan cıkacak cam ölümdür.


Share/Bookmark