Gülü Verdi

Bu gün kandildi… Dualar edilecek, lokmalar yapılacak, kutlama mesajları, telefonlar alınacaktı. Öyle de oldu. Yaşlar gözlerime dizilirken, lokmalar da boğazıma dizildi. Allah'a hep "Allah'ım, beni kınadığın değil sınadığın kullarından eyle" diye dua ederdim… 

Yıllardır sınamasına alıştım hatta kabulüm de ama bu gün öyle sınadı ki! "Yarabbi bu günde mi?" diye sordum. "Her gün, hatta her an! Sen, affetmesini ve unutmasını öğrenene kadar. Çünkü kölelikten ve esaretten kurtulmanın tek yolu budur” dedi… 

Düşündüğümde, köleydim evet… Kendimin, hırsımın, öfkemin, nefretimin kölesi olmuştum. Onlar ne derse, nasıl isterse öyle davranıyordum. Unutmuyor, unutamıyordum. En önemlisi, affedemiyordum! Çünkü affetmek istemiyordum. Hapsolmuştum adeta kendi parmaklıklarımın arasına. Öyle kenetlenmişti ki parmaklıklarım, başka parmaklar açamıyordu...

Yıllarca kırık, çatlamış vazo gibi yaşadım. Ya öfkem çarpmıştı ya da nefretim düşürmüştü sert bir zemine. Ya da hırsım yüzünden devrilmiştim...
İçimde bir çiçek açsa, kırık ve çatlak yerlerden dolayı azalan su yüzünden, erken ölüyordu çiçeklerim...

"Peki sen affedecek misin kıranları?" dedim. "Sen, şimdiye kadar hep bana havale ettin, onlar kendi yöntemlerini kullandılar… Sen, kimsenin kapısına gidip af diledin mi? Hayır. Peki ya onlar? Bu kadar hırs, nefret ve öfkeli olduğun halde, dalına basmayanın ağacına yeltenmedin sen... Bana soru sormayı bırak artık, sadece dinle!... Hadi bakalım af " dedi...
"Peki affedeceğim ama gelecek olan ne olacak bundan sonra?" diye sordum… 

Gülümsedi!m…

Sığınağı Allah olanın, sağanağı gökten gelir...

4 yorum:

zihni örer dedi ki...

onarılmış ruhlar vazonun çatlağından kaçan suları tutamaz, gözyaşının buğusunu boşluğa koymakla meşgul olur.
dualar ruhun yarasını pansuman edebilir ama, bedenin yarası kan kaybetmeye devam eder. oysa, hayata ve arsız koşullara karşı dik durabilmek için somut gerçeklere yaslanmak şart.

her beden kendi öz damarı üzerinde dik durabilir ancak. "başka damarlar" üzerine yaslanan mutlaka, en azından bir miktar eğimli durmak zorunda kalır. "başka damarlar" kendi öz damarının uzantısıysa eğer, durum değişir. bu durumda ilk iş, işi allaha jhavale etmek yerine, uygarlığın gereklerini yürürlüğe koymak gerekir. ilk adımı hep "büyükler" atar. yanlışsa da böyle düşünüyorum naçizane:)

Zeyno dedi ki...

Beni yoran yorumlarını özlemişim. :) Sesini duymak iyi geldi... İyi bayramlar diliyorum Zihni...

e-Felsefe Kapısı dedi ki...

Biraz geç geldim galiba. Geç kalmak hamurumda var.

Nice bayramlara...

Bu arada sayfamda Mim'e benzer bir şey var:

Mutlu olacaksın di mi? :))

Müsait olunca bir bakar mısın?

Zeyno dedi ki...

Yine mi! Nasıl mutlu oldum anlatamam. :)) Tamam bakacağım...


Share/Bookmark