Merhaba dostlar.
Hepimizin anasını ağlatan bir konuda ciddi ciddi dümen yapmaya gerek yok... Konu ya direkt giriyorum. Hassas bir konu, hassas bir nokta. Amerikalı jinekolog ve sosyolog Dr. Ernest Gratenberg, 1944 yılında kadınların en hassas olduğu bir noktaya temas ederek noktayı koymuş. Ve bu noktaya da Dr'un soyadının baş harfi olan G noktası denilmiş... Sevişmelerde bu noktaya temas edilmeden geçilmesi vahim bir durum...
Cinselliğin tarihçesine göz atayım dedim, karşıma ilk çıkan Çinsellik oldu. Çin'de cinsellik Yuan hanedanıyla gerçekleşmiş. Cinselliğe yatak odası faaliyeti olarak bakılıyormuş, günümüzde bu durum şu an bulunduğunuz mekana kadar indi. O zamanki cinsel fanteziler, resimler ve yazılar sadece saray içinmiş. "Saraylara layık" sözü burdan geliyor olmalı.
Kendimize dönüp bakacak olursak, cinsellik söz konusu olduğunda ya saçımızın orasıyla burasıyla oynamaya başlar, yüzümüzün kızardığını ört bas etmeye uğraşırız ya da kendimizi tutamayıp kıkır kıkır gülmeye başlarız.
Türkçemiz mesela; minibüse biniyoruz "arkadan vermeyen var mı?" diye soruyor şoför. Haydaaa gel de kıkırdama. Ben resmen gülme krizine girmiştim bir anneyle kızın minibüsteki para muhabbetinden. Annesi "benimki bozuk, ben vereyim" diyor. Kızı da "aman anne nasıl olsa bozulacak. Ben veririm" diyor.
"Bozulan Türkçemiz mi kalbimiz mi?" diye sordum kendime. Çoğul konuştum çünkü aynı reaksiyonu ben karşımdaki adamdan ya da kadından da görüyorum. Sevgilimle gittiğim bir yemekte garson şarap dolduruken benim kadehimi farketmeyince, ben "bana da koyun" dedim. O anda garsonun gülmemek için zorlandığı yüzünün ifadesine mi, yoksa sevgilimin bana "ne dedin (ULAN) sen adama?" diyen yüzünün ifadesine mi güleyim, bilemedim. Bu durumda gülmemenin en akılıca seçim olduğuna çabuk karar verdim Allahtan. Şu anda nasıl güldüğümü tahmin ediyosunuz biliyorum.
"Duygusal seks" diye bir şey varmış mesela, duydunuz mu? Vallahi ben ilk kez duydum. Sizlere şu yazıyı yazabilmek için, bilmediğim başka neler var diye bir araştırma yapayım dedim. Yılların bana öğretemediği bir konu hakkında neler öğrendim neler, şu kısa zaman içinde. Hepsini anlatacağım hepsini, merak etmeyin. Öğrendim dediysem, "teorik" arkadaşlar. Siz bir ara pratiğine geçersiniz partnerinizle.
Ne diyordum evet; duygusal seks. Okuyunca şaşırdım, Allahallah dedim, bu iş duygu olmadan nasıl yapılabilinir ki? Ama yapılıyormuş, hem de siz erkekler tarafından. Belli bir yaşa
gelince, ebeveynleriniz (ya da aile büyüklerinizin tanıdığı biri) tarafından elinizden tutularak hem de gururla "bak benim oğlum büyüdü" dercesine o malum evlere para karşılığı seks yapmak için götürülen siz erkekler değil misiniz? Duydum dediğini, diyorsun ki "o erkek para karşılığında erkekle yatmıyor. Kadınla yatıyor." Evet de güzel kardeşim ya da beyefendi, sonrasında keyif cigarasını sen tüttrüyorsun. Anladın sen!
Duygusuz olmazzz...