Çocukluğumun kanayan dizlerine koysam başımı şimdi. Uzak ülkelere götüren uçağıma binsem. Kıtalar arası mısralar da dolaşsam, eteğimi sürüye sürüye. Okyanusları geçsem, yürüye yürüye. Dönmesem hiç, kendimi bıraktığım yere...
Mutluluğun, iki baş arasında olduğunu söylerdin anne. İki taş arasında dedin de, ben mi yanlış duydum? Ne taş üstünde taş kaldı aramadığım, ne de baş üstünde başı var artık kimsenin. İki yaş arasında, bir başımayım anne...
Doğduğumda da gülümsüyor muydum ben ağlarken? Neden yapıştı kaldı bu maske yüzüme? Ağlamak, erkekler için ayıp sayılırmış. Şimdi erkekler de ağlıyor. Hem neden ağlamasın ki? Duyguların cinsiyeti olur mu? Ben neden gizli ağlıyorum, ayıpmış gibi? Gözlerim dolduğunda suç işlemişim gibi saklanacak yer arıyorum anne!?
sAvunulacak tarafı kalmamış sahte sevgi(li)lerin dünyasında. Kendi dünyamı kurdum ama o da dönmüyor işte. Nasıl dönsün ki? Bir tek benim kuvvetim yetmiyor döndürmeye… Bu dünya dönüyor. Dönüyor da, içinde neler dönüyor bilmiyorum Anne!
"Gül" diyene güldüm. "Yan" diyenin yanından geçtim, göremediler. daYandım, "benim ol" diyenle "benimle ol" diyen aynı kişi olmadığı sürece... "Sen, sen ol" derdin. Benim anne!
Ne değişti o günden bugüne? Kimse, kimsenin elinden kahve içmiyor artık. 40 Gün bile katlanamadığı için mi?
Bir fincan kahve içmek istiyorum anne!
Bir fincan kahve içmek istiyorum anne!
17 yorum:
"gönül ne kahve ister ne kahvehane,
gönül sohbet ister kahve bahane"
Sanal kahve olmaz mı?
Sezi-yorum'un üst köşesinde:)
(şaka bir yana ama)
kahve içilen dostluklar artık klaveye tuşlarına düştüyse, kayıptayız. Zira, dostun ten kokusunun, değişken mimiklerin.. vs. boşluğunu hiçbirşey kapatmıyor
insanı.
kAyıp edenler utansın. Çok arabesk oldu biliyorum:)
Sevgili Zeyno,
arabeske karşı değilim
arabesk bir sonuçtur. arabeskin iyisini dinlerim. Ama edilgenlikten uzak dururum.
Arabeski sistemleştrip de ondan yağ çıkaranlara karşıyım:)
Zeynoooooooo>>>>>>>>))))))))?????
Farkındayım:). Son günlerde yazdığım bir sürü yazıyı çöpe attım, hiç biri içime sİnmedi...
"içime sinmeyen yazı" diye başlık atsaydın:)
merak ettim şimdi, yakın olsam çöplükten alır, okurdum onları:)
sonra yorardım, ve gerekirse sorardım, "Zeyno bu günlerde tembellik hakkının tadını mı çıkarıyor" diye?
Hiç aklıma gelmedi vallahi, iyi fikirmiş aslında :)bundan sonra içime sİnmeyenleri bu kategoride toplayayım... Siz neler yapıyorsunuz? Bayadır, sizde de bir tembellik var gibi? :)
Ben tembelliğin tadını çıkarıyordum doğrusu. Deniz kenarında uyuyakalıyorum saat 17 den sonra:) Uyanınca bir dalıyorum denize, kabak çiçeği gibi açılıyorum, tüm hücrelerim yerinden oynuyor adeta.
biraz okuyorum, hergün bir süre ibadet gibi çalıyorum... vs.
Şahane, kıskanmamak elde değil...
"...bu yüzden yazmadım" demeyi unutmuşum, ekliyorum:)
Tatilat nedeniyle yazılarıma ara vermiş bulunmaktayım diye bir tabela asmalısınız :). Döndüğünüzde, kalemin ucu açılacak ve kimler, kimler kurşunsuz vurulacak bakalım? :)
tabela bile asamayacak kadar tembelim, övünmek gibi olmasın:)
kurşun kalemin ucu açılacağına göre, vuruşlar kurşunsuz olmayacak.
vurulacaklar kimi alnından, kimi de kalbinden
vurulabilir bizde böyle:) bizim rajonda ne arkadan vurmak, ne de ayağından var.
uyku saatim geldi Zeyno, tembelliğin daniskası böyle yapıyor insanı, ne güzel kaynatıyorduk!
Yine kaynatırız. Kahveyi kaynatırlar:)
İyi uykular ve tatiller...
heh işte tam da bu sebepten dolayı ben çayı savunuyorum. çay rahatlatır, ferahlatır. kahve ise uyarıcıdır. bu tip sorunsallar için tek çare, rahatlayıp hayata 2 sn. gecikmeli bakmaksa, işte tam da orada çay vardır.
Ama içtin bu kahveyi öyle değil mi? : )
e evet tabi ki :) o kadar da kahve düşmanı değilim ya hu :)
Afiyet olsun... : )
Yorum Gönder