Bana yaşadığımı hissettiren doğa, dualarımla birleşince ortaya çıkan muhteşem bir hayat. İşte, "hayat böyle yaşanmalı" dedirten cinsten. Bir şarkı var, duymuşsunuzdur. Ağlamışım, gülmüşüm, kırılıp dökülmüşüm. Senin umurunda mı? diye bitiyor. Mesele umurunda olması değil zaten. Benim umurumda mı? Her şey umurumda benim...
Bu yazıyı okuyan, hiç tanımadığım sen bile. Seni umursadığım için yazıyorum bunları. Belki çok gençsin. Belki benden de yaşlı. Ne fark eder? Gözlerimizdeki yaş, aynı yere düşüyor. Benden genç, benden daha gözü yaşlı insanlar tanıdım. Aramızdaki farkı, ortak noktayı bulduğumuzda fark ediyorduk. Bu yüzden, aradaki farkı değil, ortak noktayı bulmaya çalış. Çünkü o zaman, fark kendiliğinden çıkacak ortaya...
Hayatta ilkler önemlidir derler. Neden? İlkelerinle alakalıdır da ondan. Biraz düşündüğünde, her yaşadığının ilk olduğunu anlayacaksın...
Farkında mısın? Hala ortak bir nokta bulamadık seninle, aynı gibiyiz. Acaba? Erkekler, "bütün kadınlar aynı" der. Kadınlar da, aynı şeyi erkekler için söyler. Yapmayın yahu! Ortak noktayı bulamadığımız içindir işte bu...
Tıp okumadım ama bir ara tıp bültenleri okurdum. "Hafızanda ne kaldı" diye soracak olursan, çok az şey. Bir çok organımızın çiftken, en çok yorduğumuz, kırdığımız kalbimizin tek olması düşündürmüştür beni. Konumuzun tıpla bir ilgisi yok tabii. Ayrıca ben işin duygu tarafıyla ilgileniyorum. Ne diyordum, kalbimiz neden tek? En çok kırılan, dökülen, yaralanan, hasar gören o değil mi? Bütün ömrünü, diğer eşini aramakla geçiriyor. Şansı varsa buluyor. Kalbimiz de çift olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Hayır olmazdı. Farkı farkedebildin mi?
Geç farkedilmiş fark, artık fark edilse de fark etmez. Tren hareket etti! Gülümse ve el salla...