Yarın Sızım

Kadın gidiyordu kendinden. Git gide gözden uzaklaşmasını seyrediyordu, içinde bir yerler acıyarak. El sallayan adamı gördü belli belirsiz. Bir martı, saklandığı yerden kanat çırparak, çığlıklar ata ata kadının yüreğine kondu. Limandaki el sallayan adamdan, sözler saklıyordu bakışlarında martı. Bakmadı kadın, görmek istemedi. Çünkü gidemeyeceğini biliyordu yoksa...

Dokunmuştu martı kadına. Kadın da martıya dokundu usulca. Ve gitmesini istedi martıdan. "Uçamam! Sözler var biriken, susmalar var söylenmesi gereken" dedi martı. "Duymak istemiyorum!" dedi kadın ve martıyı tuttuğu gibi gökyüzüne doğru savurdu...



Uçuyordu işte, hani uçamazdı diye düşünürken. Tam o anda kalbinde irkilme oldu. Sanki birileri konuşuyordu kalbinde. Harfler birbirine girmiş, kelimeler lime lime olmuş halde cümle kurmaya çalışıyorlardı. "Neler oluyor orda!" diye seslendi kadın. "Beni bırakmayı unutmuşsun giderken" diyen bir ses duydu. Limandaki adamın sesiydi bu! "Sen nasıl geldin? Seni limanda bırakmıştım ben" diye söylendi kadın, gözlerinde derin bakışlar saklayan adama. "Gitmedin ki, gidemezdin. İzin vermezdim buna" dedi adam...

Kadın, "denedik ama olmuyor işte" diye sürdürürken konuşmasını, adam elleriyle kadının dudaklarını kapattı. "Denemiyoruz, yaşıyoruz. Çünkü aşk denenmez, denenemez. Denenirse buna aşk denmez. Sadece yaşarsın. Zamandan uzak, geçmişten gelecekten uzak. Sadece ânı yaşarsın. Yanarak mı yaşamak istiyorsun?" dedi, usulca ellerini çekerek kadının dudaklarından...

Kadın, gözlerini iki mavinin birleştiği yere çevirdi. Adamın sözleri, ruzgar gibi savurmaya başlamıştı kafasındaki tüm soruları. Cevabını alan her soru, kanatlanıp uçuyordu adeta. Gözlerini adama çevirdi. Beyaz gömleği içinde, martıyı andırıyordu adam. Az önce elleriyle, gökyüzüne savurduğu martı değil miydi bu. Adam, okumuştu kadının aklından geçenleri. Gülümseyerek ellerini uzattı kadına. "Gördüğün gibi uçamadım" dedi. Gözlerine, kadının gözlerindeki anlamı yükleyip "sen gidebildin mi?" dedi fısıltıyla. "Yarın" dedi kadın, "ya yarın değişirse her şey, ya gidersek ikimizden biri!?" Hiç istifini bozmadı adam. Sımsıkı sarıldı kadına ve usulca kulağına eğilip "aşkta yarın yoktur sevgili" dedi... 

Saatin zili çalıyordu. Kadın gerinerek doğruldu yatağından. Saate baktı, 10'du. Camı açtı. Gece yağmur yağmıştı ve yağmurun toprakla birleştiğinde çıkan o rayihayı çok seviyordu kadın. Mutfağa gitti. Çay suyunu koydu. 


Sonra bir plak seçti. Duyguları plakta çalan şarkıya eşlik ederken, dünden kalma günü yaşamaya başlamıştı yine. Hiç yarını olmamıştı ki...

0 yorum:


Share/Bookmark