Pozisyon
Gidince Toparlanırız
Bir ağaç altında yakaladım, kıpkırmızı olmuşlardı. Dokundum ıslanmış kirpiklerime, daha çok ıslandılar dokununca... Bana bakıyorlardı, "niye izin veriyorsun buna" der gibi... Nasıl acımıştı içim o an! Nasıl bu kadar zalim olabilmiştim kendime aklım almıyordu...
"Gidiyoruz" diyebildim sadece ama çekip alamıyordum gözlerimi... "Nasıl toparlanacağız¿" der gibi baktılar... "Gidince toparlanırız" diyebildim. Sanki son nefesimi bu söz için harcamıştım... Yapmalıydım, başarmalıydım ama nasıl¿ Bir anda olamazdı ama bir anıyla mümkündü belki... Hatıra ormanının tam ortasındaydık, ne kadar güzel yaşanmışlıklar varsa, hepsi etrafımızda dönüyordu. Aklım, tüm gücüyle yanımdaydı... "Kötüleri bul ve önlerine koy. Burdan uzaklaşabilmenin yolu bu" dedi...
Buldum! Buldukça, diğerleri de geldi... İyi anılar teker teker ve yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayıp, anlara terk ediyordu... Belki bir daha görüşemeyecek olmanın hüznüyle...
Gözlerimi alabilmiştim ama kalbim, onu nasıl tedavi edecektim... Başka bir acıyla mı? Hayır hayır! O iyileşene kadar dokunmayacaktım ona. Şifayı yine kendinden bulacaktı, başka bir kalpten değil... Kendime diz çöktüm ve ellerimi avuçlarımın içine alıp; "ben, beni çok üzdüm... Kalbim, gözlerim, ruhum; beni affedin! Ben, beni seviyorum" deyip ayağa kaldırdım omuzlarımdan tutup... Sımsıkı sarıldım kendime...
Elimdeydim artık... Yağmur başladı! Gitmeliyim...
12 Aralık 2014 | 0 yorum
Enikonu aşk sandığı'm
Farkında mısın
“-Birine dünyanın en önemli şeyini söylemek istesen ve sana inanmayacağını bilsen ne yapardın¿ -Denerdim, kimin inanacağını bilemezsin.” Yazacaklarıma belki bu söz anlam katar düşüncesiyle giriştim..
Hayat yazıldığı gibi yaşanmıyor, benim ne gördüğüm ya da nasıl göründüğüm, tamamen karşımdakinin görüş açısı... Bir insanı tanımak, zaman meselesi değil; an meselesidir. Ve biz, bu meseleyi bir türlü halledemedik insanla...
İnsan, başka bir insanla karşılaştığında "aslında" kendiyle karşılaşır bir anlamda... Her adımda, kendine veda eder ya da kendiyle buluşur...
Aklımla düşünmedim ben hiç... Ve kimin söylediğine değil, ne söylendiğine kulak verdim hep... Kalbin bir yaşı var mı¿ Hayatı deneyimlemek, sadece kendi yaşadığıyla mıdır insanın, yoksa etrafında yaşananların farkında olmakla mıdır¿
Ne çok şey katılır bilinçaltımıza görüp duyduklarımızla... Bu bilinç, zamanla yaşamak istediklerimize "dur!" deyip alt eder bütün duygularımızı... Sonra biz buna "tecrübe" deriz. Tiktak diye atan kalbi bir kenara bırakıp, taktikle çalışan sunî bir kalp kullanmaya başlarız...
Madde madde sıralarız önümüze "neleri yapmıyoruz" ya da "neleri yapıyoruz" diye... Maddeci olur çıkarız...En başa, önemsememeyi alırız. Çünkü önemsenmek istiyoruz ve bunun için de önemsememeliyiz... "Tepersen tapar, taparsan teper"e inandırılmış aklımız devrede çünkü ve taktikle çalışan, duygu yerine strateji plânlayan kalbimiz... Oysaki önemsenmek için önemsemeli... Ama bunu yazı diliyle değil, beden diliyle de davranışıyla da gösterebilmeli insan karşısındakine...
Oysaki, önemsediği insanla kendini ne kadar önemsediğinin ya da yok sayarak kendini de yok saydığının farkında olabilseydi insan... Hep insandan bahsettim... Farkında mısın¿
09 Aralık 2014 | 0 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Ne Gerek
Boşa çekiyordum ben küreğimi
Yağmur yağdı diye deniz ıslanmaz
Hebâ ediyordum şu yüreğimi
Kalem tükenmişti silgi yetmedi
Doğru azalmıştı yanlış bitmedi
Rengim bu değilmiş bana gitmedi
Seçmiştim yalanın en gereğini
İnadı inattı dediği dedik
Gittikçe büyüdü açtığı gedik
Sözler tükenmişti yeminden yedik
Sökmeliydim artık aşk direğini
06 Aralık 2014 | 2 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Hırsız
Zamanın saati yoktu dün gece
Ceviz ağacıyla sohbete daldım
Biraz ağladım da inceden ince
Sorunca "yok" dedim yağmurdan çaldım
Ne alında aktım ne elde kirdim
Sevda pazarında bir kelepirdim
Sabır konusunda artık bir pirdim
Tesellim bittikçe ümitten çaldım
Birikmiş eskiler durur içimde
Bocalar dururum yokun hiçinde
Çekinme sor ceviz "neden niçin" de
Dünüm yetmiyordu günümden çaldım
Aşka izin yoktu hep yasakladım
Ne tam açıkladım ne de sakladım
Kara sürüleni boşa akladım
İçtiğime bakma felekten çaldım
Üstümde sundurma altımda sedir
Bilmemki bunları söyleten nedir
Şahitsin ey ceviz bir de şu bedir
Umutluyum artık yarından çaldım
04 Aralık 2014 | 0 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Mehir
Günlerden bir gündü, mevsimlerden güz
Yolumuz düşmüştü, aynı şehire
Sanki tanıdıktık, aşinaydı yüz
Şifa umuyorken, bandık zehire
Şehirler değişti, mevsim değişti
Böylesine sevmek, çok zor bir işti
Ne zaman değişti ne gün değişti
Akıp gidiyoruz, düştük nehire
Gönül gönüllüydü, kanatsız uçtu
Bu ne başlangıçtı ne de son uçtu
Birimiz çelikti birimiz tunçtu
Vefâdan alacak, sığmaz mehire...
01 Aralık 2014 | 0 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Kim Demiş
Malûmunuz, erkek olmak birçok konuda imtiyaz sahibi olmakla paralel... Hele son günlerde kadın erkek eşitsizliği daha bir gündeme oturmuş durumda... Bunu oturduğu yerden kaldırmak hayli güç gibi ama gücümüzü birleştirirsek neden olmasın... Ben bu konuya şiirle el atmak istedim. Okumuşsunuzdur, O. Veli ve Mutlu Çelik, yaşadıkları ya da yaşayamadıkları kadınları pek güzel hicv etmişler yazdıkları bir şiirle. Kadınlardan eleştiri aldıklarını da gördüm, beğenenleri de. Ben, beğenenler arasındayım. Çünkü şiir olarak baktım "OoOoO ne çapkın adammış, üstelik de bu kadınları yazmış" demedim... Diğer erkek şairler kimleri yazıyor, erkekleri mi. Onların yaşadığı ne ya da yaşayamadığı....Ayrıca o şiirlere şiir gibi bakar ve alt metni okumayı başarırsanız ki, inanıyorum başarırsınız. Gerçekte vurgulananın ne olduğunu da anlayacaksınız...
Dediğim gibi, ben şiir olarak baktım... Ve dedim ki, "neden böyle bir şiiri kadın da yazmasın¿" Buna kaç kişi şiir olarak bakacak ve kaç kişi "tu kaka" kadın ilân edecek beni... Yıllar önce Fikret Şeneş başardı bunu "kimler geldi kimler geçti" yi yazarak. Bu gün hâlâ keyifle dinleniyor, ruhu şâd olsun...
Bu dörtlüklerin, gerçek kişilerle ve olaylarla; uzaktan ve yakından ilişkisi vardır! İlk taşı, günahsız olan atsın...
Tam ondört yaşındaydım
Ali'yi gördüğümde
Hep o gelir aklıma
Saçımı ördüğümde
Aykut, fikir adamı
Onla baş edilmezdi
Yola Onla çıktıysan
Geriye dönülmezdi
Duygu adamı diye
Aşık oldum Ahmet'e
Çok başka bir adamdı
Değiyordu zahmete
Bülent, çok sinirliydi
Ânı âna uymazdı
Ağzından çıkanları
Kulağı hiç duymazdı
Burhan, tam bir buhrandı
Depresyon anıtıydı
Gönderilmiş belânın
En büyük kanıtıydı
En çok Can'ı sevmiştim
Ama bana ıraktı
Bir gün "el veda" deyip
Ellerimi bıraktı
Coşkun, tam tacizciydi
Aşka iğfal yetmişti
Doğurduğum düşlerin
Hepsini piç etmişti
Çelik, yeleksiz gezmez
Saati köstekliydi
Hergün başka tesbihle
Bileği destekliydi
Demir, aslı çelikti
Bükülmezdi bileği
Aynı yere bakmaktı
Onun bütün dileği
Deniz'se, futbolcuydu
Her gün top peşindeydi
Beni öperken bile
Aklı hep meşindeydi
Ercan, fazla sakindi
Yürümezdi sezmiştim
Askere gittiği gün
Biletini kesmiştim
Ferit, fena yakmıştı
Gözlerime abayı
Ama göstermiyordu
Aşkı için çabayı
Gürsel, iyiydi hoştu
Ama tokat atmıştı
Affetmediğim için
Kaç gün yerde yatmıştı
İlk göz ağrımdı Hasan
Tüm kızlar peşindeydi
Başı yerden hiç kalkmaz
Aklı hep işindeydi
İlhan, gerçek aşıktı
Ayrılmazdı peşimden
Ne yazıkki evliydi
Geçemezdi eşinden
İrfan, adı gibiydi
Kendiyle yarışırdı
Kitaplar arasında
Zamanı şaşırırdı
İbrahim'se gönlümü
Bir put gibi kırmıştı
Gidişimin ardından
Günlerce haykırmıştı
Kutay, tam bir belâydı
Öpmeden bırakmazdı
"Uslan" biraz dedikçe
O daha beter azdı
Kemal, Hint kumaşıydı
Pazarda satamazdın
Buruşmuş mendil gibi
Kenara atamazdın
Lemî, kardiyologdu
Romantizmde sakardı
"Kalbim çarpıyor" desem
Steteskop takardı
Mutlu, mutsuz adamdı
Yüreğini açmazdı
Sevmekten çok korksa da
"Gel ulan!" der kaçmazdı
Muhittin'e gelince
Tam bir kedi köpektik
Birimiz derde düşse
Tek bilek tek yürektik
Mustafa, nasıl desem
Yüreği çok yufkaydı
Bir gece yıldız gibi
Başka dünyaya kaydı
Murat, mafya çıkmıştı
Her bakana atladı
Yine öyle bir günde
Silah O'na patladı
Nurettin, denizciydi
Evlenmek istiyordu
Ama ben havacıyla
Uçardım bilmiyordu
Namık, çok yakışıklı
Fakat çok boş adamdı
Yasa yeniden çıksa
Sonu kesin idamdı
Oktay, manyak çıkmıştı
Diş spreysiz yatmazdı
Ama dürüst adamdı
Avcı gibi atmazdı
Orçun çok düşünceli
Komedi film gibiydi
Hakkını yemeyeyim
Romantizmin dibiydi
Osman gibi bir adam
Sanmam bir daha gelmez
Bir sırdır o içimde
O'nu kimseler bilmez
Özgür, çok duygusaldı
Hep şiirler okurdu
Karıncayı ezmezken
Gitti birini vurdu
Polat, çok karizmatik
Fakat çok ukalaydı
O'nu terk ettiğim gün
Bin tane küfür saydı
Rıza'yla buluşmamız
Derler ya hani, "yoktan"
Daha ilk buluşmada
Razı olmuştum çoktan
Sinan, kıskançlığından
Nefes aldırmıyordu
"Bıktım artık" desem de
O hiç aldırmıyordu
Süleyman'la kavgasız
Geçen günümüz yoktu
Yine vazgeçmiyorduk
Verilen kıymet çoktu
Şenol, mutsuz adamdı
Fakat belli etmezdi
İflah olmaz çapkındı
Ona kadın yetmezdi
Taylan, üçkağıtçıydı
Kim sorarsa namazda
Siz bir de bana sorun
İşi gücü gammazda
Ufuk, yolda çıkmıştı
Karşıma birden bire
Yıllar sonra duydum ki
Fena bulaşmış kire
Ümit, kaleden dönen
Son dakika golüydü
Tüm hatıralar gibi
O da artık ölüydü
Veysel, çok konuşmazdı
Ne içki ne sigara
O'nun gibi birini
Ne "bul" derim ne "ara"
Yıldıray'a gelince
Tesadüftü tamamen
Buluştuğumuz ilk gün
Sabahlamıştık hemen
Yılmaz, çoktan yılmıştı
Pişmanlığın ekiydi
İşi gücü hun etmek
Şerefsizin tekiydi
Zeki, zekî değildi
İsmiyle müsemmasız
Öylesine aç gözlü
Gözü doymayan arsız
Zahit, çok romantikti
Onunlayken hep şendim
Düştü bir gün maskesi
Ve ben onu da yendim.
(Duydum ki, alfabemize bir harf daha eklenmişmiş. Hatırı kalmasın)
Quantımla meşguldu
Ben "yogiyim" diyordu
İsmi neydi unuttum
Kendi de bilmiyordu........
Yukarıdaki şiirde başlığın çok fazla okunmayacağını, insanların isimlere takılacağını hesaba kattım elbette ama "nabzı atarken tutmalı" dedim... Ve bu dörtlükleri, yazılanı değil de yazanı düşünenlere cevaben yazdım...
Bunda alt metni boş bıraktım... Alttan alanın değil, altta kalanın bir gün üste çıkacağına hep inanmışımdır...
Kim demiş kadın şair
Erkeklerden daha az
Kadının kaleminden
Daha fazla var mı haz
Havanda su dövdürme
Boşa çekme küreği
Geçmişine sövdürme
Dil büker o bileği
Durduk yere su katma
Hazır pişmiş aşına
Kadın kalem tutarsa
Kar yağdırır başına
Erkek aşkı yazarken
Kadın niye yazmasın
Bilmediğini oku
Yobazlığın azmasın
Erkekten okuyunca
İçin eridi bitti
Bunu kadın yazınca
Niye zoruna gitti
Sen yazınca çapkınsın
Ben yazınca fahişe
E beni yazıyorsun
Annen ne der bu işe
Yazan bir gün yazılır
Tersine döner devran
"Adamım ben" diyorsan
Diline erken davran
Erkeksen bilmelisin
Küfrün de âdâbı var
Bilmiyorsan düşersin
Çıkılmaz girdâbı var
Her yazılan şiiri
Yaşanmıştan mı saydın
Benim yaşadığımı
Parmağınla mı saydın
O kafanın içinde
Bilmem ne taşıyorsun
Kendine gel beyinsiz
Haddini aşıyorsun
"Beyinsiz" bir tesbitti
Hakaret sanma sakın
Aklını arıyorsan
Uçkuruna çok yakın
Şiire bak ey gâfil
Kâfiye mi uyak mı
Sonra hiç anlamazsın
Kol mu girdi ayak mı
"Be hey dürzü" demişti
Zamanında birisi
Al da bir oku onu
Gelecektir gerisi
Kadın şair yok değil
Hem de çok var şaşarsın
Deyyuslar var oldukça
Bilmem nasıl başarsın
Sen de ben de eşitiz
Varacaksın farkına
Yoksa bir gün çomağı
Sokarlar o çarkına...
30 Kasım 2014 | 0 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Çak
Ne ayrı kalabildik
Ne de bir aradayız
Ne sevinçte buluştuk
Ne de bir yaradayız
Şu dilek mumu yansın
Al kibriti bir çak da
Belki bunu bekliyor
Bizi yaradan Hak da
Bir liman bulsun artık
Beklediğimiz gemi
Beklemekten buruldu
Kav oldu çayın demi
Duman olsun ortalık
Al kibriti bir çak da
Belki bunu bekliyor
Bizi yaradan Hak da
Ne serden geçebildik
Ne aşktan göçebildik
Kavuşmaya yandıkça
Hasreti içebildik
Yansın bütün gemiler
Al kibriti bir çak da
Belki bunu bekliyor
Bizi yaradan Hak da...
29 Kasım 2014 | 0 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
YeTerki
Kendime giden yoldan geri dönüşlerimin çok olduğunu düşünürdüm; yüzler, sözler, yalanlar yüzünden... Gittikçe kendime yaklaştığımı farketmemişim oysa... Yolumu değiştirmişim ben meğer. "Eğer"le başlayan tüm cümleleri, eyerlemişim hayatın terkisine, keşkelere gem vurmuşum iyikilerle, yorulduğum yerde sırtlamışım kendimi omuzlarımdan inip...
Kızmış, küsmüş, çok kırılmışım zaman zaman kendime... Ama hiç vazgeçmemişim kendimi sevmekten. Haz aldıklarım da olmuş az aldıklarım da ama azaldığım hiç olmamış sevmelerimde... "Çok yorgunum" diye avaz avaz sustuğum günler olmuş, hiç sesimi duyurmadan...
Kim nasıl isterse yaşasın aşkını, hayatını... İster ihanetle, ister kehanetle... Ben, bana en çok yakışanı seçmekten yanayım, varsın yanayım!
16 Ocak 2014 | 2 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler