Neyin öfkesi bu? Kendinle paylaşamadığını karşındakiyle nasıl paylaşabilirsin ki? Neyi kabullenemiyorsun? Hangi duyguyu kusuyor bünyen?
Sen ki; akşamın gelişini, günün doğuşundan anlayan adam. Sen ki; bir karış toprağa bir avuç toprak olmaya hazır. Sen ki; yeşeren bir tomurcuğu yürek çarpıntısıyla selamlayan. Sen ki; ağlayanla ağlayan… Hangi aklı vuruyorsun deliliğe? Niye inanmıyorsun böyle bir sevgi(li)ye?
Neyin korkusu bu? Kaleler kurmuşsun yalnızlığına, surlarla çevirmişsin yüreğini. Cümle kurulmuyor kaleminde, gözyaşından başka. Dört duvarlara susmuşsun avazın çıktığı kadar sessizliğini. Onca kalabalığın içinde, kutsal bir emanet gibi korumuşsun kimsesizliğini. Sen ki; aldatanların, aldananların ülkesinde umuda taş döşeyen. Sen ki; hayatı bir çocuğun gözyaşında yaşayan. Sen ki; bulutları gözlerinde taşıyan... Bir bilsen, bende ki seni. Sürdüğüm rujdan tuttuğum kaşığa… Niye inanmıyorsun böyle bir aşığa?
Neyin nesi bu? İçinde, adını koyamadığın bir duygu. Ayak seslerini duyduğun baharın ökçesi, kapını zorlayan bir ruzgar ve eskilerden kalma bir yağmurun tanıdık lehçesi… Kimin nesi bu gözlerinden bakan? Hangi düş bahçesinden düştü bu gül?
Düş'üne düştüm, döşünden önce. Bu yüzden inanamıyorsun yaşadığına…
Haydi tut ellerimi artık…
Hayat; bitirmektir başladığına….
0 yorum:
Yorum Gönder