Önceki gece, mey hanedeydim. Ortam keyifli olmasına rağmen, ben keyif alamadım desem yalan olmaz. Alkolün de etkisi olmadı keyfimin yerine gelmesi için. Keyif alkolle mi gelir insana, o da ayrı konu. Etrafımda kalabalık arttıkça, kendimi daha da yalnız hissederim hep. O gürültünün, o kalabalığın arasında yapayalnızdım işte yine... Herkes benim gibi miydi?...
Kadeh sayısı arttıkça, kahkahalar da artıyordu masada. Neye gülüyorlardı bu kadar? Ben mi anlayamıyordum esprileri? Umurumda değildi söylenenler zaten. Kulağımı, şarkı söyleyen kadına vermiştim. Garibimi, benden başka ciddiye alan dinleyen de yoktu. Can kulağı ile dinlediğimi, o da fark etti. Masaya yaklaştı!
- İstediğiniz bir şarkı var mı?
- Gerçekten orda mı?
- Gerçekten orda.
- Bilmiyor(d)um.
- Bildiğini söyle o zaman. Öğren bunu da ama mutlaka!
Klavyede duran çocuğa yaklaştı, bir şeyler söyledi. İlk defa duyduğum bir melodi başladı. İçimden sana tutmak geldi o şarkıyı. O gürültü içinde, sözlerini anlamaya çalışıyordum şarkının. Yarım yamalak anlayabildim ama anladığım kadarında bile, seni özlediğimi fark ettim. İçimdeki keyifsizliğin sebebi de böylece ortaya çıkmış oldu. Telefona gitti elim. Seni aramak, sesini duymak istedim. Uyumadığını biliyordum ama vazgeçtim yine de. Bıraktım masaya tekrar. Şarkı devam ettikçe, sen de damla damla birikiyordun gözlerimde. Kadehi her kaldırdığımda, önce masaya vurup sonra içiyordum. Öğrendiğime göre, (doğruysa eğer) o an yanında olmayan biri için vurulurmuş kadeh masaya...
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen, mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Yine içeceksin rakını, balığın yanında. Üstelik, dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de çabası. Hani, ağzınla kuş tutsan, "bu kuşun kanadı, neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin. İki ucu, keskin bıçaktır bu işin…
Nazım Hikmet RAN
O, en başından beri kuşun kara olduğunu biliyor. "Kanadı neden beyaz?" diye sormaz. Çünkü bu kuş, karakuş. O biliyor…
Neyim var benim! Aşık mı oluyorum yoksa bu adama? Seni sevdiğim doğru. Bunu sana da kaç kere söylemiştim zaten ama aşk başka bir şey.
"Şaşırtıyorsun beni. En yakınımdakiler bile, benim canımın sıkkın olduğunu anlayamaz." dedin bana, bir kaç gün önce. Bunu anlamak için aşık olmak mı gerekiyor? Hayır! Aşık değilim. Değilim işte… Neyim var öyleyse!?
İnanmadığın cümleyi kurma. Yıkılırsa altında kalırsın!
7 yorum:
sevda kusun kanadinda ... severim bu sarkiyi ben de.
Benim de en sevdiğim şarkıdır. Bir türlü vazgeçemediğim...
Bu gün bilinmeyen nedenle canım sıkılıyor Zeyno!
ne yazasım, ne yorumlayasım, ne müzik,ne sevişme, ne uyuma, ne konuşma....
Bir mey hane paklar gibime geliyor beni de:) ama ben dışarda içmeye pek elverişli değilim. Kontrol altında olmalıymışım:) bakma sırıttığıma, adı üzerinde sırıtmak, gülümsemek değil. sırıtmanın sembolünü de bilmiyorum.
Yazını okudum. Bu gün seni "yoramadığım" için eksiklik hissediyorum:)
Hah, birkaç sırıtmadan gülümseme çıkar mı ne? sanki öyle oldu gibi..
kendimi denizae mi atsam diye düşünüyorum, hava oldukça sıcak. neyse ben düşünmeye devam edeyim.
İyi akşamlar şimdilik,
Ben de, eksikliğinizi hissetmedim desem yalan olur. Azadsınız:) yor(ul)mayın. Bu mey hane felan hepsi hikaye biliyorsunuz değil mi? Ben yaşa(ya)madıklarımı yazıyorum. Maksat insanların canı mey hane çeksin. Başarmışım mı ne sanki? :) Muhtemelen şu anda demleniyorsunuz. Afiyet olsun...
Ben kendimi tamamladım Zeyno:)
umarım eksikliğim kalmamıştır bir süre daha.
Şu yazının bitişiğindeki kuş ağızlı, kuş burunlu, kuş gözlü ama kadınsı beyinli resim ne öyle, zeka ürünü:) bayıldım valla.
not:allah izin verirse bu akşam demleneceğim, bilginize:)
Ben de bayıldım bu resme, ilk gördüğümde. Yazıya da uygun olması ayrıca güzel oldu. E bu akşam da afiyet olsun o zaman :)
şu an afiyet oluyor Zeyno, teşekkürler efendim:)
"eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek" sevaptır bilirsin:)
Yorum Gönder