Yar'ı Yolda Bırakmam

Dünya alt üst oluyor; volkanlar patlıyor, başımıza küller yağıyor, umurumda değil. Ben senin derdindeyim. Çocukken de ''köy yanar, kahpe taranır'' derdi annem bana. Eğer bir şeye yoğunlaşmışsam, değil kül başıma taş yağsa, başka bir şey umurumda olmazdı. O günden bu yana hiç değişmemişim demek ki. Büyümemişim belki de...

Yine öyle bir çöreklendin ki içime. Hep böyle yapıyorsun zaten. Tam kahkahalarla başladığım bir cümleye, öyle bir parantez açıyorsun ki kapat kapatabilirsen. "Gözlerimi nereye kaçırsam da, yakalayamasa beni şu bakışların artık" dediğim bir anda, bir bakıyorum elinle işaret ettiğin başka bir yolda buluyorum kendimi. Yine gözlerin peşimde, nefesin ensemde.

Anamın da dudağı kırmızıydı senin gibi ama rujdan değil. Güneşin altında, gün eşelemekten çatladığı için o rengi almıştı. Güneşlenmekten değil. Tırnakları da kırmızıydı senin gibi ama ojeden değil. Kanattığı toprağımın rengiydi o. Ektiği her tohum, biliyordu ki yarın bana açacaktı. Yoksa bu adam, emanete nasıl böyle sahip çıkacaktı? "Dikkat et kadın" diyorsun. Dikkat et! Bu yol, öyle güllük gülistanlık değil girme. Girersen, çıkamazsın! Yar'ı yolda bırakırsan, dinlemem... Bunu kendine de bana da açıklayamazsın!

Yar'ı yolda bırakmak? Şimdiye kadar yar diye bağrına bastığın, hep yaraymış demek ki!

Aşk ve yalnızlık uzun bir hikaye. Ne kadar kısaltılabilir ki? Özetle'sen...









0 yorum:


Share/Bookmark