Kaç gündür düşünüyorum. Rafine edemediğim duygularımın arasında, boğuldum boğulacağım. "Git" dedikçe, daha çok üzerime gelen öfkem. "Kal" dedikçe, daha çok uzaklaşan sevgim. Bir çift söze ya da bir şarkıya kanmıyorlar artık. Daha da kanıyorlar pansuman yaptıkça. "İdam mahkumlarına bile af çıkıyor, affetmek zor bir şey olmamalı" diyorum ama ı-ıh... Bende ki ben, Nuh'u tanıyor sadece.
Sevaplarımı da, günahlarımı da biliyorum. Defterim var ve kendi ellerimle yazıyorum, elim hiç titremeden hem de. Vicdan terazisinin, hile ayarı yok! Ne koyarsan onu tartıyor.
Uzağa değil usta, öteye hep öteye gitti. Yalnızlığı ondandır.
Özdemir Asaf
Kendimi ne kadar çok ötelemişim meğer. Ne kadar uzaklara gidersem gideyim, bakışlarım benden daha uzaklara gitmiş hep. En çok kendime kırılmış, kendime küsmüşüm. "Sen hala akıllanmadın kızım" diyenlere, gülmüşüm bir de en çok. Akıllanmak, sana davranıldığı gibi davranmak mıdır? Kazık atana kazık atmak, aldatanı aldatmak, ihanet edene hain olmak mıdır? Farkım nerde o zaman!?
Kusursuz değilim elbette, haşa! İnsanım. Saymaya kalksam, kusuratlarımı defterler almaz. Sadece şu kadarını bilmeniz yeterli; affedememek ve unutamamak! Kırılan herhangi bir eşya, tamir olduğunda nasıl eskisi gibi olamıyorsa, kırık kalpler de öyle. İnsan, en çok sevdiğine kırılmaz mı? İşte bu yüzden...
İçimdeki çocuk, düştü! Dizeleri kanıyor yine...
İçimdeki çocuk, düştü! Dizeleri kanıyor yine...
14 yorum:
her zamanki gibi olmuş ;)
Sıradan mı? :)
çoook
(beğendim)
"affedememek ve unutamamak"
ve gizli özne
"kazıklanmak" ya da ihanet...
"unutamamak" her zaman "affedememe"nin üzerinde bir ağırlıktır. Ona baskı kurar ve bir gün yıldırır. İhanet tekrar etmemişse ya da sürekli değilse, affedememek en azından bir mum alevinin karşısındaki buz kütlesi gibi erimeye mahkumdur.
Bu süreçler hayatın gerçekleriyle ne kadar çakışır buradan bakılınca bilnmez. Bu bilinmezlik ki, affedememe buz kütlesinin direncini oluşturabilir ancak.
Affedememek ve unutamamak çekişmesi yürek tarlasındaki ürünlere ve olası filizlenmelere zarar vermemesi beklenir.
Üstüm başım uzun kollu, anlatmama luzum var mı?...
(Emre Aydın'ın Dayan Yalnızlığım adlı parçasından bir söz. ) Yazını okurken içimden fon geçti. İçimizden geçenler, çocuğumuza dokunmadan geçmiyor. Düş'e kalka büyüyecekler onlar da !...
Zihni: Zarar verdiği, kaçınılmaz ama benim zararım da kendime zaten...
Sevi: Biz, düştüğümüz de, elimizden tutan (içmizde ki) çocuk aman büyümesin!..
''leb demeden'' Teşekkür ederim...
"yükselen iç sesinizi" duydum gecenin bu saatinde:)
bir bardacık viski ile bolca melodi dinleyin uykudan önce hemen geçer:))
Umarım rahatsız etmedim sizi? :)
Tam tersi, biraz daha rahatladım:)
Ben de daha rahatım şimdi:)
reçetenin işe yaradığına sevindim:)
Çok güzel gerçekten de. Sadece o sözmü yoksa yukarısıda mı Özdemir Asaf'a ait?
Uzağa değil usta, öteye hep öteye gitti. Yalnızlığı ondandır. Özdemir Asaf... Sadece bu söz. Asaf' a ait. Beğendiğinize sevindim. Teşekkür ederim...
begendim.
kesinlikle insan en cok sevdigine kirilir her zaman.
Yorum Gönder