Az Kaldı Geçiyor
Alçak Gönüllü
Kıyıdan uzaklaşıldığında kıyıya bakarız hepimiz. Bir şeylerin, birlerinin küçüldüğünü görmenin hüzünlendireceğini bile bile...
Aşka ilk küskünlük; yandığın kişiyi uyandığında görmemekle başlıyor...
02 Aralık 2011 | 14 yorum
Enikonu aşk sandığı'm
Yalan Deyiver
Giden gittiyle kalsın, gülüver.
Bir fincan kahvenin, hatırı için.
Gönül defterine, "bir dost" deyiver.
Yırtılmış mektupta, yanmış resimde.
Bin anı yaşama, bir solan gülde.
Bir eski şarkıda, buruk nağmede.
Hasreti duysanda "yalan" deyiver.
Bir gün rastlasanda, tanıdık yerde
Düşürme başını, yine o derde.
Yıllardır biriken yaşı döksende.
"Gözlerime dolan, tozdan" deyiver.
17 Kasım 2011 | 4 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
İzi mi Kalır
Enikonu kafiyeli kelimeler
Bil Sen
05 Kasım 2011 | 0 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Tanıyorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Tarih Kuşu
04 Kasım 2011 | 0 yorum
Enikonu aşk sandığı'm
sOnaltı Kelime
07 Eylül 2011 | 2 yorum
Enikonu aşk sandığı'm
Gülü Verdi
Sığınağı Allah olanın, sağanağı gökten gelir...
26 Ağustos 2011 | 4 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Ebe Diyen Aşk
Biliyorsun, güneşe çok yaklaşırsan yanar, çok uzaklaşırsan donarsın. Bırak güneş ayarlasın artık o mesafeyi. Çünkü sen beceremiyorsun. Ya yanıyorsun ya da donuyorsun... Sen, bir papatya kadar masum ve bir o kadar da muzur gülümse. Şavkı, şevkle karşıla. Ki, savurduğun yapraklarla ruzgarın yönünü şaşırtmanın keyfini yaşayabilesin...
Aşkı arama! O, ne bir adım ötende ne de bir adım beride senden. Aşk, sen doğduğunda vardı, senden sonra olmadı. Sureti değişti belki suratlarla. Bırak süratini de kendi ayarlasın artık yaşananlarla... Sen, kentinde ve kendinde çıkmaz sokaklara girip "elim sende" diye sobelen. Korkma! "Ebe" diyen aşk, senden elini alamasın. Ki, ...
Osho'nun dediğini hatırla;
"güçlü rüzgârlar seni oraya buraya sürüklüyorsa, onlara direnme. Onlar, sen direndiğin için güçlü görünüyorlar. Bırak seni götürsünler."
Bıraktım...
13 Ağustos 2011 | 4 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Yarın Sızım
Dokunmuştu martı kadına. Kadın da martıya dokundu usulca. Ve gitmesini istedi martıdan. "Uçamam! Sözler var biriken, susmalar var söylenmesi gereken" dedi martı. "Duymak istemiyorum!" dedi kadın ve martıyı tuttuğu gibi gökyüzüne doğru savurdu...
Uçuyordu işte, hani uçamazdı diye düşünürken. Tam o anda kalbinde irkilme oldu. Sanki birileri konuşuyordu kalbinde. Harfler birbirine girmiş, kelimeler lime lime olmuş halde cümle kurmaya çalışıyorlardı. "Neler oluyor orda!" diye seslendi kadın. "Beni bırakmayı unutmuşsun giderken" diyen bir ses duydu. Limandaki adamın sesiydi bu! "Sen nasıl geldin? Seni limanda bırakmıştım ben" diye söylendi kadın, gözlerinde derin bakışlar saklayan adama. "Gitmedin ki, gidemezdin. İzin vermezdim buna" dedi adam...
Kadın, "denedik ama olmuyor işte" diye sürdürürken konuşmasını, adam elleriyle kadının dudaklarını kapattı. "Denemiyoruz, yaşıyoruz. Çünkü aşk denenmez, denenemez. Denenirse buna aşk denmez. Sadece yaşarsın. Zamandan uzak, geçmişten gelecekten uzak. Sadece ânı yaşarsın. Yanarak mı yaşamak istiyorsun?" dedi, usulca ellerini çekerek kadının dudaklarından...
Kadın, gözlerini iki mavinin birleştiği yere çevirdi. Adamın sözleri, ruzgar gibi savurmaya başlamıştı kafasındaki tüm soruları. Cevabını alan her soru, kanatlanıp uçuyordu adeta. Gözlerini adama çevirdi. Beyaz gömleği içinde, martıyı andırıyordu adam. Az önce elleriyle, gökyüzüne savurduğu martı değil miydi bu. Adam, okumuştu kadının aklından geçenleri. Gülümseyerek ellerini uzattı kadına. "Gördüğün gibi uçamadım" dedi. Gözlerine, kadının gözlerindeki anlamı yükleyip "sen gidebildin mi?" dedi fısıltıyla. "Yarın" dedi kadın, "ya yarın değişirse her şey, ya gidersek ikimizden biri!?" Hiç istifini bozmadı adam. Sımsıkı sarıldı kadına ve usulca kulağına eğilip "aşkta yarın yoktur sevgili" dedi...
Saatin zili çalıyordu. Kadın gerinerek doğruldu yatağından. Saate baktı, 10'du. Camı açtı. Gece yağmur yağmıştı ve yağmurun toprakla birleştiğinde çıkan o rayihayı çok seviyordu kadın. Mutfağa gitti. Çay suyunu koydu.
Sonra bir plak seçti. Duyguları plakta çalan şarkıya eşlik ederken, dünden kalma günü yaşamaya başlamıştı yine. Hiç yarını olmamıştı ki...
11 Ağustos 2011 | 0 yorum
Enikonu aşk sandığı'm
Diye Diye
Ne yollar yürüdüm, dağ taş demedim
Diken kucakladım, bu güldür diye
Aç susuz dolaştım, haram yemedim
Allah'a el açtım, sen doldur diye.
Ne mal mülk edindim, ne servet yaptım
Ne şaha eğildim, ne kula taptım
Ne de bir gün olsun doğrudan saptım
Parayı saymadım, bu puldur diye.
Mazlumu korudum, düşman kazandım
Dert kepçeyle geldi, sanki kazandım
Namert yenemedi, hep ben kazandım
Hayattan kaçmadım, okuldur diye.
"El aman" diyene el kaldırmadım
Doğru söyleyene hiç saldırmadım
Usul bilmeyene saz çaldırmadım
Kürkü sırtlamadım, bu çuldur diye.
Düşenin haline gülüp geçmedim
Şerefsizin şerefine içmedim
Ne güzeller geldi geçti seçmedim
Bekledim, yüzümü sen güldür diye.
30 Haziran 2011 | 4 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
İç Dimağ
27 Haziran 2011 | 4 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Baba Adam
18 Haziran 2011 | 7 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Sahte Karlar
Hiç biri gizli değil, hepsi ortada ayan
12 Haziran 2011 | 4 yorum
Enikonu kafiyeli kelimeler
Tanıdık Yabancı
09 Haziran 2011 | 2 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Memnu Niyet
31 Mayıs 2011 | 12 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Hayal Kurdu
22 Mayıs 2011 | 10 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Fuzuli Konuşuyorum
Uzun bir ara verdim farkındayım. Malumunuz olduğu üzre, günlük tarzı yazmadığım için hayata ve aşka dair konularda da ne kadar üretici olabilirim ki... Bir yandan hayatı yaşamaya çalışırken, diğer yandan yazmakta zorlandım. Zaten ne hayata ne de aşka dair bildiğim bir şey de yok. Ukalalık edip duruyorum işte. Sağolun, sizler bunu yüzüme vurmuyor, hatta gayet kibar yorumlarla daha da yazmam için şevk veriyorsunuz...
Şu blog yasakları geldiği gün... İşte ne olduysa o gün oldu zaten. Biri, içimdeki tüm yazma hevesimi alıp gitti. Yazma hevesim gittiği gibi, okuma hevesimi de aldı üstelik. Ta, ki "Sırf Şiirsel Yorum" adlı blogdaşım, "Zeyno çok oldu senin sesini duymayalı. İnada bindi, mimledim seni :))" deyinceye kadar. Bu ses! gelip gelip kaçan hevesimi, bu kez kaçmaya çalışırken saçlarından yakalamama yardımcı oldu. "Dostlara da boynumuz kıldan incedir" aynı zamanda...
Lakin; konumuz sevgi. Hakkıyla yaşayamadığımız, hakkını hakkı olana veremediğimiz, velhasıl hakkından gelemediğimiz bu duygunun hakkında nasıl kelam edeceğiz? İşte zor olan bu!
- Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
- Sevmek. Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın!
Fuzuli bir laf ettim...
19 Nisan 2011 | 7 yorum
Enikonu hay(at)dan gelenler
Beni Yaşarsan Yaşarsın
22 Şubat 2011 | 12 yorum
Enikonu aşk sandığı'm
Göz Göze Gelir
Hayata göz yumarım ama hayatta göz yummam bilirsin. Yaşarken açık olan gözlerim, korkarım ölürken de açık gidecek... İşte öyle...
17 Şubat 2011 | 4 yorum
Enikonu aşk sandığı'm