Orda Bir Köy Var Uzakta

Her şey bir mesajla başladı. Parmaklarımızın ucunda kuruyorduk cümleleri, dilimizin ucuna gelenleri susarak. Kimdik, neden burdaydık, neleri sevmiyorduk en fazla... Kızdığımız şeyler ne kadar da çokmuş meğer... Gülümsemek, gülümsetebilmek ne kadar kıymetliymiş...

Ne yüzümüzün şekli ne de gözlerimizin rengi önemliydi. Ne farkederdi ki gözyaşlarımızın rengi aynı değil miydi?

"Düş peşindeyim, düş peşime" derdim. Hayali bir sandalın sırçadan küreklerine asılıp, nereye gitmek istersek oraya giderdik. Orhan Veli'nin allı pullu gemilerinde, mavi gözlü devin mektuplarını okur, Ahmed Arif'le buluşurduk, akşamın erken indiği yerlerde. Ateşe uçan pervaneler gibi dönerdik sonra. Küreğin biri onda diğeri bende kalırdı ayrılırken.

Her gelişinde "kimler gelmiş" derdi. Gelenler kimlerdi bilirdik, yine de sorardı. "Biz" derdim, biz geldik. Duymak hoşuna giderdi, benim de söylemek. Daha ne çok şey vardı söylenecek. Bu kadarını bile yaşayamazdık belki hayata kalsa. Nihayet yalnızlığıma çelme takan biri olmuştu. Sonunda beni bekleyen, hiç gidemediğim bir yerde de olsa.

Orda bir köy var uzakta
A. Kutsi TECER

O köye hiç gidilmese de, varılmasa da... İyi koru o sırçadan küreği, kırılmasın...

0 yorum:


Share/Bookmark